Bir Hastalık Hikayesi
2014 yazıydı. Son yaptırdığım testte kandaki pıhtılaşmayı gösteren trombosit değeri yüksek çıkmıştı. Yalova’da görev yapıyordum ama eşim test sonuçlarını getirdiğinde Sarıyer’de kitap okuyorduk arkadaşlarla. Ne yalan söyleyeyim, hastalık meselelerinde oldukça obsesiftim o zamanlar. Kampta Hutbeyi Şamiye okuyordum ve ilginç bir şekilde kaldığım sayfada Üstad “toplumlar için ye’sin (ümitsizliğin) seratan(kanser) olduğundan” bahsediyordu. Bu tevafuk beni iyice tedirgin etti ve onkolog bir dostumu aradım. Kendisi her ihtimale karşı bana kemik iliği testi yapmak istedi ama beni isteksiz görünce, daha önceki tahlil sonuçlarını saklayıp saklamadığımızı sordu. Hanım meğer 7 senelik tüm tahlilleri atmamış ve eve dönünce neredeyse 6 yıldır aynı değerin aynı oranda yüksek seyrettiğini bildirdi. Doktorla tekrar konuştuğumda, şimdilik düzenli kontrol yaptırmamı ve belli periyotlarla kan vermemi önerdi, ayrıca benim sokaktaki herhangi bir insana göre daha fazla risk altında olduğumu söyledi. Başka hangi değerleri konuştuğumuzu tam hatırlamıyorum.
Sonra Sakarya’ya tayinim çıktı ve peşinden Latin Amerika kabusu derken kendimle hiç meşgul olamadım. Bu kadar üzülmenin, hastalığa müsait bir durum da söz konusu olunca(Allah beterinden saklasın) elbette sonuçları olacaktı. Ama mazlum olmak için bile malum belli makamlar tarafından onaylanmanız lazım! Ahirete gelince, oraya güçlerinin yetmeyeceğini bilmek tek tesellimiz. Şili’den Kanada’ya geçtik ve devam eden manevi kabusun ardından, 2019 senesi Nisan ayında oldukça basit bir sebepten ötürü kaburgam kırıldı. Doktora gittiğimde D vitamini eksikliğinden dolayı sık karşılaştıklarını söyledi ve ağrı kesici yazıp gönderdi. Meğer hastalık ilk ciddi uyarısını o zaman yapmış. Çünkü düçar olduğum Multiple Myeloma kemikleri hedef alan bir hastalık ama ben bunu yaklaşık 18 ay sonra öğrenecektim. Sanırım aynı sene ağustos ayıydı, amazona kitap kolisi gönderdim ve yeni kitaplar satın aldım. Onları da koliledim ve arabanın arkasına koliyi kaldırırken belime şiddetli bir ağrı girdi ve zorlanarak eve döndüm. İki gün tarifsiz ağrılar içinde yataktan kalkamadım. Doktora gittiğimde X-RAY istedi ve belimde bir tür çökme kırığı olduğu söylendi. Bunu da ağır kaldırmış olmama bağladıklarından maalesef fazla ciddiye almadılar. Fizik tedavi önerdiler ama ağrı çok şiddetli olduğundan gidemiyordum. Bir gece hastanenin aciline gittim ve doktor ızdırabıma şahit olunca opium tarzı güçlü ağrı kesici reçete etti ve fizik tedaviye başlayabildim. Belimdeki ağrı tolere edilebilir şekilde azaldı ama bu sefer sırtımda bir ağrı başladı ve tamamen doğrulunca nefes alıp vermekte güçlük çekmeye başladım. Sonradan anlaşılacaktı ki, benim asla fizik tedavi almamam gerekiyormuş. Tekrar gittim doktora ve yine palyatif bir çözüm olan kayropraktike gitmemi önerdi. Çaresiz gittim ve bir tür diplomalı kırık çıkıkçı olan bu şahsın rijit tedavi metotları uygulayabileceğini biliyordum. Allahtan aklı başında birisine denk geldim ve kendisine kemiklerimin kırılgan olmasından endişe duyduğumu ve uygulayacağı tedavinin bana zarar vereceğinden endişe duyduğumu söyledim. Benden yeni bir X-RAY daha istedi ve sebepsiz yeni bir collapse (çökme kırığı) olduğu ortaya çıktı. Mesele aile hekimine intikal edince doktor panikledi ve tüm vücut kemik taraması istedi, ayrıca bel MR’ı çekildi. Bir romatolog gördü beni, fakat yine absürt bir duruma rastlanmadı. Sebepsiz kemik erimesi teşhisi kondu. Ben başka bir iki arkadaştan konsültasyon maili istedim ve hekime ilettim. O mailde 50 yaş altı erkek hastalarda sebepsiz kemik erimesine nadir rastlandığını ve Multiple Myeloma seçeneğinin elenmesi gerektiği yazıyordu fakat gelişmiş ülkelerdeki sağlık sisteminin sorunlarından dolayı fasit dairenin dışına bir türlü çıkamıyorduk. Çünkü aile hekimleri uzman hekimlerin body guardları gibi çalışıyorlardı. Sonrasında 2020 senesinin Temmuz ayında sağ bacağımda bir ağrı başladı. Kalça çıkığı endişesinden dolayı tekrar hekime başvurdum ve sonunda esrar yağı reçete edildi bana. Aralık ayında ağrının şiddeti yatağa düşürdü ve yılbaşı gecesi ambulans çağırmak zorunda kaldık. Dışarı buzluydu ve sedyeyle indirmek riskli olduğundan morfin iğnesi yapıldı. Zaten yeterince uyuşturucu içerikli ilaç almıştım ve neredeyse zor ayakta duruyordum. Ve beni sedyeden hastane yatağına yatırırlarken sol kolum kürdan gibi kırıldığını hissettim. Üzerimde palto vardı ve kolum kırıldı diye bağırdım. Ambulans görevlileri absürt bir tepki gösterdi, abartıyor dediler. Sonra bir hekim geldi, ağrınız ne zamandan beri vardı, niçin bu gece geldiniz diye aptalca sorular sormaya başladı. “Ben kimseyi suçlamıyorum, iyileşmek istiyorum” diye yüksek sesle bağırdığımı hatırlıyorum. Hemen o aptal hekimi ve ambulans görevlilerini dışarı çıkardılar ve yeni bir ekip geldi. Sonra sabah gözümü başka bir hastanede açtım. Pakistanlı bir kadın doktor bana ailemde kanser vakası olup olmadığını, kimyasal madde satan bir yerde çalışıp çalışmadığımı, alkol vs sordu. Aklıma aslında daha tehlikeli bir yerde çalıştım esprisi geldi ama sustum. Bir şeylerin ters gittiğini farketmiştim, meğer kolumda tümöre rastlanmış ve beni daha teşekküllü bir yere sevketmişler. Izdıraplı da olsa böylelikle hastalığımın adı konmuştu ve sistemin bana yaşattıkları ve kolumun hastanede kırılmasından dolayı çok yakın alaka gösterdiler ve Allahın inayeti ve samimi insanların duasıyla hızlı bir tedavi sürecine girilmiş oldu. Bu arada çok önemli bir şeyi ifade etmek istiyorum. Yaşadıklarım herhalde birilerin kafi gelmemiş olacak ki, kulağıma güya aleyhte ki (bunun hakikati ileride belli olacak) yazıp çizdiğimden dolayı bunlara düçar olduğuma dair konuşulduğu bilgisi geldi. İnsanların cemaziyelevvelini, hastalık geçmişini bilmeden, üstelik sizin düçar olduklarınızın öşrüne muhatap olmamış insanların bu tavrı benim lisanımda tek kelimeyle ahlaksızlıktır ve bu ahlaksızlık sıklıkla işlenmektedir. Yolundan izinden ayrılmadığınız! Hefendi ise: “Kuranda başınıza gelen her türlü kötülük nefsinizdendir deniyor. Ama bu kendi muhasebenizi yapmanız içindir. Başkası hakkında söyledikleriniz suizan olur, o ise haramdır” demektedir. Üstelik bu süreçte zayi olan kimilerine kahraman, kimilerine ise layıkını buldu demek nasıl bir iki yüzlülüğün neticesidir! Bu arada tedavi sürecinde Hefendiden dua talep ettiğimden ashabı kamp tarafından durumum duyulmuş olacak ki, heyetten mühim bir beyefendi beni aradı ve yarım ağızda olsa “arkadaşlar size Latin Amerika’da yanlış yaptılar” dedi. Oysa ben vaktinde kendilerini ağır bir dille bilgilendirmiştim ama cevap yazmaya tenezzül bile etmemişlerdi. Bunun için öleyazmamı mı bekliyorlardı? Yine de sağolsun, arada bilgisine danıştığım bir hematolog arkadaşın telefonunu verdi. Ama işte o kadar. Samimi olsalardı o özrün bir tezahürü olurdu. Cenab-ı Hakka sonsuz şükür, O’nun merhametiyle hala ayaktayım. Allah tüm insaf sahibi kardeşlerimizi muhafaza buyursun. Bu arada yüklü tazminatlar alabileceğimi söylediler ama “ben Kanada’ya onların daveti üzerine gelmedim ki hak iddia edeyim diyerek” öyle bir şeye tevessül etmedim.
Kıssadan hisse, benim yaşadıklarım en azından benzer mağduriyetler yaşanmaması adına başkalarına ilham olsun. Netameli bir durumdan şüpheleniyorsanız mutlaka bir başka hekim arkadaştan fikir alın ve aile hekimlerine karşı oldukça kararlı bir tutum sergileyin. İman ve sağlık nimetine sahipseniz başka mevzuları da büyütmeyin. (Son cümle sadece tavsiyedir, tahkik değildir:)
Vesselam
Rabim tas tamam şifalar ihsan etsin. Bence geçmişi biraz rafa kaldırsanız iyi olacak gibi görünüyor. Takılmayın demek kolay ama elimizde de dua ve takılmayın demekten başka bir şey de gelmiyor maalesef.Rabbimden inayet gösterip size şifa verip çoluk-çocuğunuza bağışlamanızı niyaz ediyorum
YanıtlaSilAmin Allah razı olsun. Gayet haklısınız, cümlemizi bağışlasın evlatlarımıza
SilAllah şifa versin Şimdi nasılsın
YanıtlaSilAmin Allah razı olsun iyiyim şükürler olsun
SilCenab-ı zülcelal hz den bu regaib gecenin yüzü suyu hürmetine onun yüce dergahına sığınır size ve şifa arayan tüm insanlar için şifa diler ve isterim.
YanıtlaSilAmin Allah razı olsun Nice kandillere sağlık afiyetle
SilÇok geçmiş olsun tayfun bey
YanıtlaSilKafa adamsınız seviyorum sizi okumayı
Allah şifa versin
Allah razı olsun üstadım. Varolun
YanıtlaSil